Nerde mektepten cok zindan görseniz, Bilin o yerliyim, oraliyim Ben

☭☆Ey Özgürlük



http://1mayis.files.wordpress.com/2007/04/kizildere.jpg



İzleyiciler

Radyoya girebilmek için aşagıdaki link'e tıklayınız veya resime tıklayınız...

☭☆Blogta Aramak İstedigin Kelimeyi Aşağıdaki Boşluga Yazıp Arama Butonuna Basmanız Yeterlidir☭☆

Translate

3 Ağustos 2009 Pazartesi

☭☆Devletin Yeni Gazetesi


Kürt sorununda çözüm tartışmaları ne zaman olsa Zaman gazetesi durumdan PKK'ye karşı psikolojik savaş yürütme görevi çıkarıyor. Provokasyon uyarısında bulunurken adeta provoke ediyor, derin bağlantılardan söz ederken derinlerden konuşuyor... Son iki yılda sistematik olarak aynı gazetenin PKK ile devletin derin bağlantılarını ilişkilendirme çabası da doğrusu takdiri hakediyor!


Adeta bağırıyor Zaman gazetesi: Bana PKK'yi devletin illegal derin oluşumları ile ilişkilendirip onun anti propagandasını yapma, süreç karşısındaki ağırlığını aşağıya çekme rolü verilmiştir, diye. Bu rolü geçmişte Hürriyet gazetesi yapardı. Olmadık olayları olmadık bağlantılarla yorumlayıp lafı PKK'ye getirirdi. Bunu yaparken de ifadelerde sınır tanımazdı. O dönem Hürriyet'e 'devlet gazetesi' ünvanı kazandıran esas nedenlerden biriydi bu tür yayınlar. O zamanlar bir yandan askeri operasyonlar sürerdi, diğer yandan toplumsal siyasal hayata baskı oluşturacak biçimde bu tür manüplatif haber-yorumlarla psikolojik duvarlar yaratılırdı. Bu psikolojik duvarlar nedeni ile Kürt sorununun çözümü de uzadıkça uzadı. Yer yer içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Ama Hürriyet gazetesi şimdi bu durumun muhasebesini yapıyor. Daha çözümleyici pozitif bir dil tutturmaya çalışıyor, Kürt sorununu tüm aktörleri ile değerlendirmeye çalışıyor. Geçmiş dil ve alışkanlıklar bir yerlerden yansısa da bu konudaki çaba görülüyor.

Şimdi Zaman gazetesi de benzer bir rolle ilerliyor. Ama gazetecilik etiğiyle değil, manüplasyon gücüne dayanarak bu tür yayınlar yapıyor. PKK konusunda anti propaganda stratejisine uygun davranıyor. Zaman gazetesi de acaba kendini günümüzün 'devlet gazetesi' olarak mı tanımlıyor? Oysa Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök şimdi benimsedikleri konseptin devletin konsepti olduğunu savunuyor ve 'Biz yine devlet gazetesiyiz' diyor.

Öyleyse Zaman gazetesi kimin yayınını yapıyor? Gülen'e yakınlığı biliniyor. Acaba Gülen cenahı mı bu tür manüplatif, hatta yer yer provakatif bir yayın anlayışını öngörüyor? Öyle ise sormak lazım, Gülen Cemaati PKK'den neden korkuyor?

Bu soru oldukça kritik. Çünkü Zaman gazetesinin yayınları anladığımız kadarı ile bir PKK korkusundan besleniyor.
Peki Gülen Cemaati neden PKK'den korkuyor? Gülenciler PKK'ye dönük bu provokatif dili niye kullanıyor? Benzer dilin geçmiş sahipleri özeleştiri verirken, bu dilin Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştirdiği kanaatine varırken Gülen'e yakın yayın organları ne yapmak istiyor?

Yoksa Gülenciler Kürt sorununun çözülmesini istemiyorlar mı? Ya da Kürt sorunu üzerinde PKK etkisini 'terör' algısı üzerindeki hassasiyete hitap ederek kırmak ve zamanla o etkinin yerini doldurmak mı istiyor? Eğer öyle ise bu yayınlar çok güçlü bir iktidarlaşma planının yürürlükteki hali mi oluyor?

Herkes bilir ki, iktidar olmak için geniş bir taban desteği zaruri. Türkiye gibi Ulusalcı-Kemalist gelenekten beslenen iktidar yapısını kırmak için o rejimin mutsuzlarını fethetmek, etki alanına geçirmek gerek. Bu noktadaki en büyük yapı ise Kürtler... Yani Gülenciler Türkiye siyasi iktidarındaki kavgalarında başarılı ve kalıcı sonuçlar için Kürtlere inanılmaz ihtiyaç duyuyorlar. Bu yüzden demokrasi söylemi, çoğulculuk söylemi dillerinden düşmüyor. Zira bunlar Kürtlerin talep ettiği, ihtiyaç duyduğu değerler. Ama bu söylemlerin bahşedilmesinin koşulu var. O da kendi etki alanları ve iradi yönlendirmelerine açık olunması. Fakat Kürtler üzerinde etkin olan aktör PKK ve Öcalan! İşte bu nedenle bu ikisine olan saldırı daha yoğun olarak Gülen Cemaati'ne yakın medyada yer alıyor ve gerçekler tersyüz edilebiliyor.

Oysa biz yanlış anlamadıysak günümüzün devlet politikası Kürt sorununun çözümünde şekilleniyor, sürece katkı sunacak pozitif ve provoke etmeyen bir dil isteniyor. En azından İçişleri Bakanı Atalay öyle diyor. O halde Hürriyet gazetesinin 1990'lı yıllardaki diline öykünen Zaman gibi gazeteler ya başka bir devletin gezetesidir, ya da gerçekte devlet bu yayınlardaki dil, üslup ve yöntemin ta kendisidir. O zaman da bizler devletin Kürt sorunundaki politk çizgilerini ve stratejisini yeniden değerlendirmek durumunda kalacağız. Eğer öyle ise bu çok tehlikelidir. Bu durumda küçük iktidar oyunlarına fırsatlar kurban edilir, olan ise geleceğimize olur... Biz bu cenahı, takiyenin değil, gerçek barışın dilini kullanmaya davet ediyoruz.

Hiç yorum yok: