İçine girdiğimiz atmosferi hafife alan, baştan mahkum eden yaklaşımlar nasıl bizi yanlış bir noktaya itecekse, kendimizi kaptırıp beklemeye başlamak da hayal kırıklığına dönüşebilecektir.
Böylesi ortamların arka planını tek bir dinamiğe indirgeyerek analiz etmek büyük yanılgılara neden olur. Bugün gelinen noktada payı olan tüm gelişmeleri dikkate alan bir yaklaşım sergilemek ve buradan kendi çabalarımız için bir anlam tanımlaması yapmak durumundayız. Bundan sonrası sürece ne ölçüde müdahil olunabileceği konusunda kimi kritik noktaları masaya yatırmalıyız.
Özellikle Kürtlerin dışındaki kesimlerde konuya yönelik toplumsal tutum doğru yönlendirilemezse, sürecin tam tersine dönmesi söz konusu olabileceği gibi kimi taleplerin marjinalleştirilmesi riski de oldukça yüksektir. Bu dönemde Türkiye'nin batısından yükselecek sesin belirleyici etkisi oldukça yüksek olacaktır. Barış Meclisi, Demokrasi İçin Birlik Hareketi asıl şimdi sürece yön verecek açılımlar ortaya koyabilme alt yapısını gösterebilmelidir.
Bu güne kadar yapılan tüm çalışmaları bir birikim olarak görüp şimdi bunları görünür kılmanın hummalı çabası içine girmek gerekir.
Bu süreci ihtiyatlı izleme stratejisi sergileyerek geçiştirenler yarınlarda varlıklarını devam ettirme konusunda bile büyük kan kaybedeceklerdir. İhtiyatlı olmaya değil tabi ki itirazım, izlemeye. İhtiyatı hiçbir zaman elden bırakmayan bir dikkat sergilemek konusunu oldukça önemli görüyorum. Dahası bu sürecin tümden tersine dönme ihtimalinin çok göz ardı edilmemesi gerektiğinin ısrarla altını çizmekten yanayım. Böyle bir şeyin olmaması durumunda kaybeden durumunda kalmamalıyız.
Bu sürece müdahale konusunda eldeki imkan ve harekete geçirilebilecek enerjinin neleri önceleyerek kullanılacağı konusu ana gündemimiz olmalıdır. Gerekirse bir çok kampanya ve etkinliği geçici biçimde askıya almak ve var gücümüzle bu sürecin sonunda pişmanlık duymayacak yoğunlaşmanın içine girmek durumundayız. Ya bu güne kadar yığabildiğimizin de değerini yitirdiği bir nokta ile karşı karşıya kalacağız, ya da tam tersine çabalarımızın misli ile neticeye dönüştüğü bir ortam yakalayacağız.
Bu aşamada söylenen her sözün belirleyiciliği, kullanılan araçlarla at başı ele alınmalıdır. Ne kadar güçlü ve etkin araçlar kullanılacağını, sözün gücü şekillendirecek. Ne denli güçlü ses çıkarılacağını, elimizdeki araçları harekete geçirebilmemiz belirleyecektir.
Çok büyük bir tersine dönme yada sekteye uğrama süreci yaşanmazsa bugünler, Kürt hareketinin en ağır sınav günleri olarak tarihe geçecektir. Bu büyüklüğü ödenen bedeller üzerinden tanımlamıyorum şüphesiz. Bu anlamda çok daha ağır ve zor şartlardan geçildiğini biliyorum. Tarihi şekillendirme açısından bu gün yakalanan nokta bu güne kadar yaşananların bir neticesidir. Bu süreçten özgürlükler ve barış lehine büyük kazanımlarla çıkma konusunda hepimizin eteğindeki taşı dökmesi gerekmektedir. Ben, bütün dikkatli tutumla birlikte umut içinde çaba sarf etmeyi bu sürecin planlayıcılarına duyduğum güvenden değil sorunun bizatihi kendi dinamiklerinden hissediyorum.
Bu sorun bu gün yakaladığı belirleyici konumu öyle yada böyle bir yeni tablo ortaya çıkararak gösterecektir. Bu fotoğrafta kimlerin olup olmayacağına herkes kendisini karar verecektir. Ezberlerini bozmak istemeyenler, riski sevmeyenler, bu denli can yakıcı bir sorunun üzerine kuluçkaya yatmayı tercih edenler yumurtadan çıkanı gördüklerinde iş işten geçmiş olacak. Ben bazılarının kartal yumurtasının üzerine yattığının farkında bile olmayan güvercin rolünden memnuniyetini sadece endişe ile izlemekten yana değilim. Bu süreçte kimin tasfiye olacağı, kimin karlı çıkacağı yönünde analizler yapmak, ancak üzerimize düşeni hakkı ile yerine getirmekle anlamlı hale gelebilir.
Böylesi ortamların arka planını tek bir dinamiğe indirgeyerek analiz etmek büyük yanılgılara neden olur. Bugün gelinen noktada payı olan tüm gelişmeleri dikkate alan bir yaklaşım sergilemek ve buradan kendi çabalarımız için bir anlam tanımlaması yapmak durumundayız. Bundan sonrası sürece ne ölçüde müdahil olunabileceği konusunda kimi kritik noktaları masaya yatırmalıyız.
Özellikle Kürtlerin dışındaki kesimlerde konuya yönelik toplumsal tutum doğru yönlendirilemezse, sürecin tam tersine dönmesi söz konusu olabileceği gibi kimi taleplerin marjinalleştirilmesi riski de oldukça yüksektir. Bu dönemde Türkiye'nin batısından yükselecek sesin belirleyici etkisi oldukça yüksek olacaktır. Barış Meclisi, Demokrasi İçin Birlik Hareketi asıl şimdi sürece yön verecek açılımlar ortaya koyabilme alt yapısını gösterebilmelidir.
Bu güne kadar yapılan tüm çalışmaları bir birikim olarak görüp şimdi bunları görünür kılmanın hummalı çabası içine girmek gerekir.
Bu süreci ihtiyatlı izleme stratejisi sergileyerek geçiştirenler yarınlarda varlıklarını devam ettirme konusunda bile büyük kan kaybedeceklerdir. İhtiyatlı olmaya değil tabi ki itirazım, izlemeye. İhtiyatı hiçbir zaman elden bırakmayan bir dikkat sergilemek konusunu oldukça önemli görüyorum. Dahası bu sürecin tümden tersine dönme ihtimalinin çok göz ardı edilmemesi gerektiğinin ısrarla altını çizmekten yanayım. Böyle bir şeyin olmaması durumunda kaybeden durumunda kalmamalıyız.
Bu sürece müdahale konusunda eldeki imkan ve harekete geçirilebilecek enerjinin neleri önceleyerek kullanılacağı konusu ana gündemimiz olmalıdır. Gerekirse bir çok kampanya ve etkinliği geçici biçimde askıya almak ve var gücümüzle bu sürecin sonunda pişmanlık duymayacak yoğunlaşmanın içine girmek durumundayız. Ya bu güne kadar yığabildiğimizin de değerini yitirdiği bir nokta ile karşı karşıya kalacağız, ya da tam tersine çabalarımızın misli ile neticeye dönüştüğü bir ortam yakalayacağız.
Bu aşamada söylenen her sözün belirleyiciliği, kullanılan araçlarla at başı ele alınmalıdır. Ne kadar güçlü ve etkin araçlar kullanılacağını, sözün gücü şekillendirecek. Ne denli güçlü ses çıkarılacağını, elimizdeki araçları harekete geçirebilmemiz belirleyecektir.
Çok büyük bir tersine dönme yada sekteye uğrama süreci yaşanmazsa bugünler, Kürt hareketinin en ağır sınav günleri olarak tarihe geçecektir. Bu büyüklüğü ödenen bedeller üzerinden tanımlamıyorum şüphesiz. Bu anlamda çok daha ağır ve zor şartlardan geçildiğini biliyorum. Tarihi şekillendirme açısından bu gün yakalanan nokta bu güne kadar yaşananların bir neticesidir. Bu süreçten özgürlükler ve barış lehine büyük kazanımlarla çıkma konusunda hepimizin eteğindeki taşı dökmesi gerekmektedir. Ben, bütün dikkatli tutumla birlikte umut içinde çaba sarf etmeyi bu sürecin planlayıcılarına duyduğum güvenden değil sorunun bizatihi kendi dinamiklerinden hissediyorum.
Bu sorun bu gün yakaladığı belirleyici konumu öyle yada böyle bir yeni tablo ortaya çıkararak gösterecektir. Bu fotoğrafta kimlerin olup olmayacağına herkes kendisini karar verecektir. Ezberlerini bozmak istemeyenler, riski sevmeyenler, bu denli can yakıcı bir sorunun üzerine kuluçkaya yatmayı tercih edenler yumurtadan çıkanı gördüklerinde iş işten geçmiş olacak. Ben bazılarının kartal yumurtasının üzerine yattığının farkında bile olmayan güvercin rolünden memnuniyetini sadece endişe ile izlemekten yana değilim. Bu süreçte kimin tasfiye olacağı, kimin karlı çıkacağı yönünde analizler yapmak, ancak üzerimize düşeni hakkı ile yerine getirmekle anlamlı hale gelebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder