Nerde mektepten cok zindan görseniz, Bilin o yerliyim, oraliyim Ben

☭☆Ey Özgürlük



http://1mayis.files.wordpress.com/2007/04/kizildere.jpg



İzleyiciler

Radyoya girebilmek için aşagıdaki link'e tıklayınız veya resime tıklayınız...

☭☆Blogta Aramak İstedigin Kelimeyi Aşağıdaki Boşluga Yazıp Arama Butonuna Basmanız Yeterlidir☭☆

Translate

3 Ağustos 2009 Pazartesi

☭☆Ben Bu Ülkede Olmanın Acısını Çektim



Sarkis Varbed (Usta), marangoz Sarkis, Sarkis Çerkezoğlu ya da Çerkezyan… Ayaklı ansiklopedi, yaşayan tarih, koca çınar. 94 yaşında bir heybetli adam o… Adam gibi yaşamış bir bilge, sıkı bir komünist ve en “kötüsü” de pek bir Ermeni... Kimselerden duymadım ondan duyduğum Adana Ağıdı’nı ben… Hem de baştan sona eksiksiz… O kadar Ermeni yani!



“Dünya Hepimize Yeter” kitabında anlattı o koca çınar 90 yılını.

“91 yılda neler gördüm, neler...Her şey değişti ama iktidarlardaki İttihatçı kafa hiç değişmedi. Birinin bıraktığı yerden öbürü devam etti. ‘Güzel günler göreceğiz çocuklar’ demişti Nazım, ama o da o günleri göremeden gitti Moskova’da. Vaziyet böyle, ister ağla ister gül.”

1916 Halep doğumlu Çerkezyan’ın ailesi 1915’te Tehcir Yasası’yla Suriye’ye “göçtürülmüş“. 1918’de ise baba memleketine, Konya-Karaman‘a “göçmüş“. Koca bir dönemin, hatta bir tarihin yaşayan bir tanığı o. Cumhuriyet ilan edildi, Varlık Vergisi “kondu“, 6-7 Eylül “oldu“, Atatürk “öldü“, (sanal-gerçek) darbeler oldu, Sarkis Amca vardı. En yakından gözlemledi olanları; içinden, en içinden hem de. Bizim tarih dersinde hatmettiğimiz ‘inkılaplara’ o, bizzat şahit oldu. 1965‘te TİP’e girdi. Atılım Gazetesi’ni 4 yıl Gedikpaşa’daki marangozhanesinde gizli saklı çıkardı. İki oğlunu üniversitede okuttu. Her gün bir paket sigara içer. Eşi Ağavni Mayrig/Kuyrig (ki başlı başına ayrı bir yazı konusudur) 2000 yılında aramızdan ayrıldığından beri, Sarkis Amca Kumkapı’daki eski evinde tek başına yaşıyor.

Onun sözünün başladığı yer, bizim sözümüzün bittiği yer oluyor adeta.

“Uzun bir hayat, 91 yaşındayım. Birçok insanın anlatılanlardan öğrendiklerini ben yaşayarak gördüm. Kimseden, kulaktan dolma bir şey yok. Babamlar Tehcir’de Suriye’ye gitmiş. Ben orada doğmuşum. 1918’de yeniden Karaman’a geldiğimizde, koskoca bir banker olan babamın iki paket tütün alacak parası kalmamış. Annem bizi okutmak için İstanbul’a geldi babamı bırakıp. Temizliğe gitti, basamak sildi, ama olmadı. 7’nci sınıfta bıraktım okulu parasızlıktan. Sınıf birincisiydim... Konya Ereğli’ye geri döndük. Akrabamızın yanında marangozluğa başladım.”

Hepimizin hayalleri vardır. Kimimizinki basit, kolay elde edilebilir ama üşengeçliğimizden ya da tembelliğimizden olsa gerek, ömür boyu hayal olarak kalıverir. Kimimizinki ise gerçekten hayal olmaya mahkumdur. Sarkis Amca’nın hayali ise…

“Havacılığa tutkundum. Hâlâ da bir uçak görsem kaybolana kadar seyrederim. Çok istememe rağmen almadılar beni İnönü Planör kampına. Belki de helikopteri ben icat edecektim kim bilir?”

II. Dünya Savaşı boyunca 48 ay askerlik yaptı Sarkis Amca. Döndüğünde babasız bir hayat bekliyordu onu. 1946‘da İstanbul’a gelmiş annesi ve kızkardeşiyle… 1953’te ise hayatını Ağavni Mayrig’le birleştirmiş ölüm onları ayırana dek….

Ve söz yine Sarkis amcada:

“Varlık Vergisi, Aşkale Sürgünü, 6-7 Eylül... Ne pislikler gördük (…) 1955’te ’Ben Atatürk’ün çırağıyım’ diyen Celal Bayar yaptı 6-7 Eylül’ü. ’Atatürk’ün Selanik’teki evi bombalandı’ dendi. Her yer karıştı. O zaman Yedikule’ye yeni taşınmıştım, Ermeni olduğumu bilmiyorlardı. Eve gittim, bir Türk bayrağı astım. Anneme de Müslüman kadınlar gibi beyaz başörtüsü bağlattım. Kapının önüne oturdum anneme de bir kahve yaptırdım, içiyorum... Kıyamet kopuyor, evler yağmalanıyor. Herkes koltuğunun altında ‘ganimetlerle’ koşuşturuyor. Saat 1’e kadar devam etti böyle. Bu sırada yanıma gelen bir yüzbaşı, ‘Delikanlı tebrik ederim. Kahvenin tadını çıkaracak günü ve saati iyi seçmişsin, her Türk sizin gibi olmalı’ dedi. Onlar gittikten sonra girdim içeriye, ev başıma yıkılıyor sanki...

İki halkın birbirlerine düşman olması baştakilerin marifeti. Komünist oldum, iki halkın yararına olduğunu düşündüğüm şeyleri yaptım. Halklarımızın benzer acılar yaşamaması için uğraştık. Emeklerin boşa gitmediğini düşünüyorum.”

Bunca acıya şahit hayat hikayesi, biz “kanıbozuk“ Ermeni’lerin, en çok da gurbette yaşayanlarımızın burnunun direğini sızlatan bir söylemle devam ediyor:

“Bu memlekette doğduk. Bu memleketin insanıyız. Ermenistan’a gittim, burası burnumda tüttü. Varlık Vergisi de aldılar, 6-7 Eylül olayları da oldu. Bu işleri yapan insanlar var Türkiye’de. Şimdi bile yaparlar fırsatını bulsalar. Zihniyet değişmedi ki... Hrant’ın öldürülmesi de ortada işte. Ne yaptı da bu adamı öldürdüler? (Duvardaki resmi gösteriyor) Bunlar Ermeni aydınları, 287 kişi, Türkiye’de öldürüldüler. Kuduz köpek toplar gibi topladılar, öldürdüler. 1915-16 olaylarını İttihatçılar yaptı.”

Ve Hrant Dink… Agos’u ara sıra ziyaret ettiğini anlatarak devam ediyor Sarkis Amca:

“Hrant’ı orada görürdüm. Özgür düşenen bir insandı. Yazık oldu çocuğa. Memlekete zararlı bir adam değildi. ‘Türklüğe hakaret etmiş’! Nereden çıkarıyorlar bunları? Biraz muhalefet yaparsan götürüyorlar seni işte. Bunu yapanlar kılıfını hazırlamıştır. Kafaya koymuşlar adamı ortadan kaldırmayı, kime anlatacaksın meramını? Yalnız Hrant değil ki! Kaç tane Türk gazeteci de öldürüldü. 91 yıldır hiçbir şey değişmedi. Görüyorsunuz iktidarlardaki zihniyet hep aynı. O eski İttihatçı kafa. Talat’ı, Enver’i Niyazi’si... İsmet İnönü ve Celal Bayar da İttihatçıydı. Birinin bıraktığı yerden öbürü başlıyor, mantık aynı. Fırsatı buldular mı yine aynı pislikleri yapıyorlar. 1900’lü yılların başında bu coğrafyada 166 Ermeni okulu varmış. Şimdi kaç tane kaldı? Bu kadar okulu olan bir halk şimdi nerede?”

Hrant Dink’in öldürülmesinin Ermenileri çok üzdüğünü anlatan Sarkis Amca, Ermenileri ne kadar iyi tanıdığını şu ilk cümlesinde gözümüze sokar:

“Üzülürler ama ayaklanacak değiller ya. ‘Onlar öldürdü biz de seni öldürelim’ diyecek halleri de yok. Ama bu Türkiye için iyi olmadı, AB işi bitti. Avrupa’nın kapısı kapanınca bizimkiler dönecek İslam Birliği’ne” diye tamamlıyor sözlerini, biraz düşünceli...

Hiç yorum yok: